30 Mart 2013 Cumartesi

500 Days of Summer

Herkese Selam..

Evet biliyorum bir ahmağım, biliyorum ben hak etmiyorum bu blogun bu kadar okunmasını falan, evet haklısınız uzun süredir yazmadım. Ama bir dinleyin, neden diye sorun.
Yazmadım yazmadım çünkü hem vizelerim, hem işteki yoğunluk, hem ruhsal çöküşüm, hem hastalığım her şey ama hepsi combo olup üzerime üzerime geldiler. Neyse ki şimdi size kendimi affettireceğim.
Bu çok tatlı miniş mi miniş filmi lisedeyken izlemiştim sanırım, neden böyle diyorsun derseniz bilmiyorum, bu hisleri uyandırdı bende. İzlediğim ve çok sevdiğim filmleri bir kez daha izlemekten çok hoşlanıyorum, sorunlu muyum? hayır. Çok mu boş zamanım var? hayır. neden yapıyorum bende bilmiyorum. Romantik komedi sevenler izleyebilir. Romantizmin hastasıyım ama realizmden de kopmamak lazım hacı diyenler mutlaka izlesin derim.


this is not a love story, it's a story about love

Film sıradan hatta sıradan da öte odun bir çocuk olan Tom'un Summer'a aşık olması ile başlıyor. Kızın adı Summer film ismi 500 days of summer dikkat. aynen de o şekilde. Tom'un Summer ile geçirdiği 500 günden söz eden bir film bu. Ben Summer'ın kıyafetlerine aşık olmuştum filmde, zaten kızımız Zooey Deschanel. Kendisine de ayrı bir hayranlığım yok değil. Aynı zamanda güzel renkler, çekim teknikleri, kostümleri gerçekten çok başarılı buldum. Filmi izledikten sonra da Tom'un tepkilerini kendime benzetmedim değil: Summer'dan nefret ediyorum, o iğrenç saçlarından, o kalp şeklindeki doğum izinden nefret ediyorum. Spoiler veriyorsun diye bir kaç tepki aldım. Bu yüzden bu post kısa olsun böyle bakalım. Hayır ben spoiler vermeden nasıl anlatacağım onu da anlamadım ki? Neyse deneyelim bakalım.
Sizde leziz filmi izleyin.


Kendinize iyi bakın, herkese bol bol uyku, kahve, güzel müzik, harika sohbet ve bir sürü güler yüzler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder